21 Aralık 2015 Pazartesi

Kod Saati (Hour of Code) | L’heure du code (Hour of Code)


9. ve 11. sınıf öğrencileri matematik derslerinde çok özel bir etkinliğe katıldılar. Öğrencilerden oyun yazmaları istendi... Daha fazla bilgi için bu makaleyi okuyun!


Aralık ayında okulumuzda "Code.org" sitesinin dünyadaki tüm öğrencileri kod yazma konusunda motive etmek, bunun keyifli ve yaratıcı bir etkinlik olduğunu göstermek için başlattığı,180’den fazla ülkeden milyonlarca öğrencinin katıldığı "Kod Saati" (Hour of Code) etkinliğini gerçekleştirdik.

Öğrencilerin birçoğu bu etkinlikle kodlamayla ilk kez tanışmış oldu. 9. ve 11. sınıflarda öğrenciler matematik derslerinde 2 ders saati boyunca Star Wars, Mine Craft, Frozen, Angry Birds gibi oyunların kodlarını yazdılar, sonra birbirlerinin yazdığı oyunları oynadılar.

Bazı öğrenciler oyunlarına küçük tuzaklar katarak oyunlarını zorlaştırdılar (sola basınca yukarı, yukarı basınca aşağı giden bir robotla kazanmak epey zor!)

Oynamak isteyenler için öğrencilerimizin yazdığı oyunlardan birkaçı. İyi eğlenceler!
https://studio.code.org/c/153046583
https://studio.code.org/c/153078578
https://studio.code.org/c/153046248

Bunlar da izlemek için :
https://studio.code.org/c/48490355
https://studio.code.org/c/153092060

BERNA ANER
Matematik Öğretmeni

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Les élèves de 9ème et 11ème ont participé à une activité très spéciale durant leurs cours de mathématiques... Ils ont été amenés à coder des jeux vidéos... Pour en savoir plus, lisez cet article !


"L’heure du code" (Hour of Code) est un événement lancé par le site "code.org" afin de motiver les élèves du monde entier à découvrir le plaisir du codage. Plus de 180 pays et des millions d’élèves ont participé à projet et se sont adonnés aux plaisirs du codage.

Dans ce cadre, la plupart de nos élèves se sont familiarisés pour la première fois avec l’action de coder. Durant leurs cours de mathématiques et pendant deux périodes, les élèves de 9ème et de 11ème ont codé des jeux vidéos tels que Star Wars, Mine Craft, Frozen, Angry Birds et ont fait jouer les jeux codé à leurs camarades.

Certains élèves ont rendu leur jeu un peu difficile en ajoutant des petites pièges (c’est difficile de gagner avec un robot qui part vers le haut lorsqu’on appuie sur le bouton de gauche ou avec un robot qui descend lorsqu’on appuie sur le bouton du haut !)

Voici quelques jeux codés par nos élèves pour ceux qui souhaiteraient y jouer. Bon amusement !
https://studio.code.org/c/153046583
https://studio.code.org/c/153078578
https://studio.code.org/c/153046248

Et d’autres liens pour visualiser :
https://studio.code.org/c/48490355
https://studio.code.org/c/153092060
BERNA ANER
Professeur de Mathématiques


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

                                               Le Code                            



Hier, nous avons créé les codes des jeux dans le cours de mathématiques. Premièrement nous avons choisi le sujet ( comme Star Wars, Minecraft et Frozen ). Après nous avons essayé de résoudre les devinettes avec les codes. Quelques-uns n'ont pas pus réussir les devinettes et quelques-uns ont créé les jeux trop facile. Mais nous nous avons amusé beaucoup.
Ilgın, 9A





11 Aralık 2015 Cuma

SPécialisteler, hoşgeldiniz yeni öğrenciler | SPécialistes, bienvenue aux nouveaux élèves

“Sınırsız internet! Proxy’yi kontrol ettin mi?
 Bence DNS. Bir de bir başka web tarayıcısı dene.”
Eğer burada yazılanlardan bir şey anlamıyorsanız ki, açık olmak gerekirse bizler de bundan bir hafta öncesine kadar bir şey anlamıyorduk, siz de muhtemelen bilgisayarcının peşinden koşup “İnternet çalışmıyor” diyenlerdensiniz.

 Böyle bir durumda bilgisayarcı sizi gülümseyerek “Bilgisayarını bana ver, interneti düzelteyim” diye cevaplarken, eğitimci bilgisayarcı ise, siz anlıyormuş gibi kafanızı sallarken size sorunun tanımını yapar ve sorunu açıklar.

Pazartesi gününden beri Bilgi İşlem Servisi, EdTech Komitesi ve 9. sınıflardaki 22 SPecialiste öğrencisi kendilerini daha az yalnız hissediyorlar çünkü bundan böyle hazırlık sınıflarından yeni 24 SPecialiste öğrencisiyle de DNS ve Proxy dilini konuşabiliyorlar.


Yeni uzman öğrencilerin formasyonu 9. sınıf  SPecialisteleri tarafından gerçekleştirildi. Öncelikle Delfin ve Alptuğ SPecialistelerin sorumluluklarından ve görevlerinden (teknik sorunlar olması halinde acil destek, diğer öğrencilere ders esnasında yardım, okulun dijital politikalarıyla ilgili öneriler) bahsettiler. Sonrasında çalışma kağıtlarından yararlanarak bilgisayarlarda sorun giderme üzerine uygulamalar yapıldı.

Apple amatörü bir grup öğrenci bir araya gelerek Windows için hazırlanan çalışma kağıtlarının MAC OS’a da uyarlanması gerekir mi diye toplanırken, 9. sınıflardaki SPecialisteler görevlerinin nasıl evrileceğinden bahsettiler.

Bundan böyle internetiniz çalışmadığında, rozetlerinden tanıyacağınız SPecialistelere başvurabilirsiniz ancak size gülümsediklerinde veya garip bir dilde konuştuklarını duyduğunuzda şaşırmayın!


“Connexion limitée! Est-ce que tu as vérifié le proxy?
  A mon avis c’est le DNS. Essaye avec un autre navigateur


Si vous ne comprenez rien, et pour être honnête il y a quelques semaines nous non plus, vous êtes probablement du genre à courir voir l’informaticien pour lui dire que “Internet marche pas!”.

L’informaticien pressé vous répond  alors, en souriant, “donnez moi votre ordinateur je vais réparer Internet” tandis que l’informaticien pédagogue vous décrit le problème, vous explique ce qu’il fait pendant que vous hochez la tête en faisant semblant de comprendre.

Depuis lundi le service informatique, le comité EdTech et les 22 élèves SPécialistes de 9ème se sentent moins seuls puisqu’ils peuvent parler la langue des DNS et Proxy avec les 24 nouveaux SPécialistes de préparatoire.
 
La formation des nouveaux spécialistes a été réalisée par les SPécialistes de 9ème. Dans un premier temps Delfin et Alptuğ ont présenté les responsabilités et le rôle des SPécialistes (assistance immédiate en cas de problème technique, accompagnement pendant les cours des autres élèves, propositions sur la politique numérique de l’école). Ensuite cas pratique avec le dépannage d’ordinateurs à l’aide de fiches.

Enfin un groupe d’élèves, amateur de pommes, s’est réuni pour décider s’il fallait adapter les fiches préparées pour Windows pour MAC OS pendant que les SPécialistes de 9ème se sont réunis pour discuter de l’évolution de leur rôle.

Vous pouvez dès à présent vous adresser aux SPécialistes, identifiables grâce à leur badge, quand “Internet marche pas” mais ne soyez pas surpris s’ils se mettent à sourire ou à parler une langue étrange...

4 Kasım 2015 Çarşamba

19. Sonbahar Öğretmenler Sempozyumu

Sonbahar Öğretmenler Sempozyumu, okul öncesi eğitimden 12. sınıfa kadar tüm branşları kapsayan ve uzmanlık alanlarına göre sunumların gerçekleştirildiği bir günlük bir kongre niteliğindedir. Bu yıl on dokuzuncusu gerçekleştirilen sempozyuma lisemizden 5 öğretmen katıldı; maalesef her oturumdan olmasa da bazılarından zihinlerimiz dolu olarak ayrıldık.


Yazımızda bundan sonraki etkinliklerimiz için bize esin kaynağı olan Robert Kolej Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Eda Yurdakul'un "Bir Dünya Kurmak: Yaratıcı Yazı Üzerine" adlı sunumundan bahsedeceğiz. Eda Yurdakul'un sunumu bütün dil derslerine uygulanabilecek özellikte olmasından ötürü bizim için örnek teşkil etmektedir. Sunumun özeti niteliğinde olacak olan bu yazımızda öncelikle Eda Yurdakul’a teşekkür etmek isteriz.


Yurdakul,öğretmen olmadan önce öğrenci olmanın, öğrenci gibi düşünmenin gerekliliği üzerinde durmaktadır ve öncesinde Semih Gümüş’ün Yaratıcı Yazarlık Atölyesi’ne ve Murat Gülsoy’un Yaratıcı Yazarlık Kursu’na katıldığını belirtmektedir.


Sunumda öğretmen olarak bizlerin öğrencilerimizi yazmaya yetenekli çocuk ve mühendis olmaya aday çocuk gibi kategorilere ayırmamamız gerektiği vurgulanıyor. Yurdakul aslında her öğrencinin yazma becerisinin geliştirilebileceğini ve bu konuda ümitsiz yaklaşmamak gerektiği, önemli olanın sürecin doğru bir şekilde verilmesi olduğu üzerinde duruyor. Bu sürece hazırlanırken de öğretmenlere rehberlik edebilecek kaynaklar olarak Murat Gülsoy’un Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık Kurmacanın Bilinen Sırları ve İhlal Edilebilir Kuralları, Umberto Eco’nun Genç Bir Romancının İtirafları, yine Eco’nun Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti, Orhan Pamuk’un Saf ve Düşünceli Romancı, Semih Gümüş’ün Yazar Olabilir Miyim? (Yaratıcı Yazarlık Dersleri), E. M. Forster’ın Roman Sanatı adlı eserlerini öneriyor.


Jean-Paul Sartre’ın  “Bir insan her zaman hikaye anlatıcısıdır; kendi hikayeleriyle ve başkalarının hikayeleriyle çevrili yaşar; başına gelen her şeyi onlar aracılığıyla görür ve hayatını anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır” ifadesinden hareketle öğrencilerin de kendi hikayelerini dillendirebileceklerini belirtiyor.


Murat Gülsoy’un atölyesinde de belirttiği üzere Leonardo da Vinci’nin uçmak eylemini çözümleyebilmek için işe insan vücudunu tanımakla başladığını, bu uğurda kadavraları incelediğini ve kanat tasarımlarını yaparken var olanı çözmekle yola çıktığını; bizlerin ve öğrencilerin de Gülsoy’un deyimiyle kesip biçip, büyüyü bozduktan sonra anladıklarımızdan yola çıkarak bir sonraki adıma geçebileceğimizi ifade ediyor Yurdakul.


Leonardo da Vinci


İşe öykü çözümlemesi yaparak başlanabileceğini söylüyor. Yurdakul “Öyle bir haleti ruhiye tasarlayın ki öykünün bütün ayrıntılarını yeniden öğrenciler yazsın” diyor.  Yusuf Atılgan’ın Evdeki metnini kendi derslerinde kullandığını belirtiyor. Ardından öğretmenin tasarladığı değil, öğrencinin tasarladığı gerçekliklerin önemli olduğuna değiniyor. Ona göre, hikayede hiç bir şey tesadüfi olamaz ve her sözcüğün arkasında durmalıdır öğrenci; bir sözcük bile çok önemlidir.


Öğrenciler hikayede sadece belirli kelimeleri değiştirerek hikayeyi yeniden kurgulayıp karakterleri değiştirmiş oluyorlar. Yarattıkları yeni karakterin bakış açısına göre hikayeyi ufak değişikliklerle yeniden yazıyorlar. Örneğin, “alır başımı kaçarım” ifadesini “alır başımı giderim” ifadesiyle değiştirdiklerinde karakterlerin duruşları ve tavırları da değişmiş oluyor.
Öğrencilere hikayenin unsurlarını anlatmak için klasik anlatımlardan uzaklaşıp öğrencilerin diline daha çok yaklaşıyor Yurdakul ve örneğin çatışma (conflict) türlerini anlatırken Grant Snider’in karikatürünü kullanıyor.
Snider’ın karikatüründen hareketle öğrencilerin çatışma türlerini daha iyi anlamaları için çatışma türlerine yönelik karikatür çizmelerini istiyor. Ardından öğrencilerin ilk yazma çalışmalarında ufak çaplı çatışmalar kurgulamalarını söylüyor. Bunu yaparken yine öğrencilerin görsel metinleri daha kalıcı hatırlayacakları tezinden yola çıkarak onlara Christopher Nolan’ın  Inception, The Prestige, Memento filmlerini izlemelerini tavsiye ediyor.
Bir sonraki aşamada öğrenciler “Hikaye Tahtası” (Storyboard) kullanarak yazma çalışması yapıyorlar, görsellere hikaye yazıyorlar ve görselleri istedikleri gibi numaralandırıp kendi koydukları numaralara sadık kalarak istediklerini anlatıyorlar. Bu tarz bir çalışma kapsamında öğrencilerden iki farklı metin kurgulamaları isteniliyor. Bilim kurgu yazarı Nancy Kress’in de önerdiği gibi aynı öyküye birçok kısa açılış yazıyorlar. Yine farklı bir yöntem olarak öğrenciler bir tabloya bakıp üzerine konuşup da yazma eylemine başlayabiliyorlar. Bu tarz bir etkinlikte İbrahim Balaban’ın Mapushane Kapısı adlı tablosuna bakıp Nazım Hikmet Ran’ın şiir yazması gibi öğrenciler de tabloyu yorumlayıp detayları görmeye ve ardından yazmaya başlayabilirler. Tablodaki bütün ayrıntıları betimleme yöntemi olan bu yönteme Ekphrasis adı veriliyor.

Mapushane Kapısı-İbrahim Balaban


Sonuç olarak tüm bu yazma sürecinde öğrenciler karakterler mi yaratacaklar yoksa yaşayan insanlar mı ona karar veriyorlar; anlatı kişisini özetlemek yerine gösteriyorlar ve onlar için birer hayat hikayesi yaratıyorlar.

Eda Yurdakul’un bu değerli çalışması ve sunumunu dinledikten sonra doğrusu kendimi bir hayli sorguladım ben derslerimde bu tarz yaklaşımlar benimseyebilir miyim diye. Cevap neden olmasındı. Amacımız öğrencilerin yaratıcılıklarını görmek değil mi zaten? Aynı zamanda onlara ihtiyaç duydukları yazma becerilerini kazandırmak...

8 Eylül 2015 Salı

Eğitim için Google Uygulamaları ile Okula Dönüş

Uzun bir yaz tatilinin ardından okul yolu tutuluyor, ziller çalıyor ve öğretmenler yeni projelerle geri dönüyor. Öğretmenler ve öğrencileri bu yıl da teknoloji ile harmanlanmış etkin, katılımcı dersler bekliyor.

Teknolojiyi işbirlikçi bir ortamda zaman ve mekandan bağımsız olarak kullanabilmemizde eğitim için Google uygulamaları devreye giriyor ve Google for Education’ın güncellenen Global Çalışma Kılavuzları öğretmenlerin işbirlikçi dokümanlarla çalışmalarını kolaylaştırıyor. Google eğitim ve teknoloji buluşmasında Türkiye’deki talebi ve isteği daha yakından görmüş olmalı ki öğretmenlere dil engellerini ortadan kaldırarak rahatlıkla çalışabilmeleri için bu kılavuzları detaylı ve özenli bir şekilde Türkçe’ye uyarlamış.

Google çalışma kılavuzu.JPG

Öğretmenlerin yapmaları gereken ise seviyelerine ve tercihlerine göre belirledikleri konularda giriş modülü, temel modül ve gelişmiş modül altında yer alan link yazısını tıklayıp ayrıntılı çalışma kılavuzlarına ulaşmak. Ardından bu kılavuzlarla yaptıkları her bir keşifle Google’ın eğitim için sunduğu uygulamaların ve verimli derslerin keyfini çıkarmak kalıyor…

Google for Education Global Study Guides’a ulaşmak için tıklayın.

19 Mayıs 2015 Salı

Edtechist 18-19 Nisan | Avril (Türkçe | Français)

Cuma günü “Masterclasses” konferansını takip eden EdTech formatörler ekibine Cumartesi ve Pazar günü oturumları için lisemizin öğretmenleri de dahil oldu. Sabahtan uzmanlar oturumu ve öğleden sonra “ilham oturumları” program dahilindeydi.
Bu mükemmel üç gün için “EdTech İstanbul” ekibine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Aşağıda oturumlara dair notlar ve gerekli bağlantılar yer almaktadır.


Prof.Dr.Ventsislav Dimitrov Details »
Test Examination as a Part of the Educational System


Test aracılığıyla değerlendirme sistemi, öğrenci performanslarının hızlıca ve tarafsız bir şekilde değerlendirilmesini sağlamaktadır.

Profesör Ventsislav Dimitrov yedi yıl süresince, Türk öğrenciler üzerinde uygulanan bu tip bir değerlendirme sisteminin sonuçları üzerinde bir araştırma gerçekleştirmiştir. Profesör bu testlerin sağladığı yararı tamamen yadsımadan, eğitim sisteminin temel amacının testlerde başarı sağlamak olduğu göz önüne alınırsa bu tip bir değerlendirmenin öğrencilerin eğitimi açısından kötü sonuçlar verebileceğini vurgulamıştır.

Örneğin araştırmalarından yola çıkarak şunları kanıtlamıştır:
  • Öğrenciler sorulan soruyu anlamaksızın soruların %10’unu doğru cevaplayabilirler. Öğrenciler sınırlı bir süre diliminde önemli miktarda soruyu cevaplamak zorundadırlar. Sorular, üzerinde detaylı düşünmeyi gerektirmeyen ve öğrencilerin idrak etmeden ezbere dayalı öğrenebileceği oldukça basit sorulardır.

  • Liseye giriş sınavında fizik sorularının %100’ünü başarıyla cevaplamış öğrenciler sınavdan bir ay sonra aynı soruların sadece %60’ını doğru cevaplayabilmektedirler.

Birçok okul en iyi başarıyı elde etmek için öğrencilerine pedagojik içerikler yerine soruları nasıl yanıtlayabileceklerini öğretiyorlar. Çok sayıda öğrenci sınavdan önce bir yıl hatta iki yıl boyunca test çözüp sınava hazırlanmak için derslere katılmıyor. Bu sınavlarda elde edilen başarılar öğrencinin iyi bir eğitim aldığı anlamına gelmiyor. Birçok “iyi” okul sınavda en iyi sonuçları almak için hızlı fakat akıl yürütmekten yoksun “robot”lar yetiştiriyor.

Profesör Ventislav Dimitrov’un araştırmalarına göre bu tip bir sistemden geçmiş bir öğrencide oluşan sonuçları düzeltebilmek yani kendine sorular sorabilme ve ayrıntılı akıl yürütebilme yetkinliğini kazandırmak için iki ila üç yıl gerekmektedir.


CONNIE WHITE @cwhitetech

WHERE TECHNOLOGY MEETS THE BRAIN FOR FLIPPED, BLENDED OR ONLINE COURSES


Connie White sunumunun giriş bölümünde beynimizin temel özellikleri ile onun inanılmaz gelişim ve uyum sağlama kapasitesinden bahsetti. Öğretmenlerin beynin nasıl çalıştığını iyi anlaması, “öğrenciler nasıl öğreniyor” sorusunu da daha iyi anlamalarını sağladı. Ardından Connie White bu konu hakkında gerçekleştirilmiş son araştırmalarla ilgili çok sayıda kaynak (kitaplar, internet siteleri) sunmuştur. Daha sonra White, öğretmenlerin öğrencilerine modern eğitim anlayışının ihtiyaçlarına cevap verebilen aktiviteler sunmasını sağlayan birçok dijital araçtan bahsetmiştir.

Kaynaklarının tamamını Connie White’ın sunumunun internet sitesinden bulabilirsiniz:


Jamie Brooker Details »
#LoudLearning: The Future of Education?


Sainte Pulchérie Lisesi’nden birçok öğretmen Jamie Brooker’ın sunumuna katılmak için hazır bulunuyorlardı. Eğer öğrencilerimiz Jamie Brooker’ı tanımıyorlarsa yüzlerinde beliren gülümsemeyi görmek için onlara “Kahoot” demek yeterli olacaktır. Kahoot öğrencilerimiz arasında oldukça popüler bir dijital araçtır zira eğlenerek öğrenmeyi sağlamaktadır.

Kahoot’un kuralı çok basit: sorular tahtaya projeksiyonla yansıtılıyor ve öğrenciler bu soruları bilgisayarları üzerinden yanıtlıyorlar. En çok soruyu en kısa zamanda yanıtlayan öğrenciler en fazla puanı kazanıyorlar.

Peki böyle bir başarıyı getiren nedir? Oyun insanlık tarihinin ilk birbirini anlama aracıdır ve yine oyun sayesinde insanlar bir şeyler öğrenmeye başlamışlardır. Kahoot ile sunulan pedagojik imkanların ardından Jamie Brooker, aynı Kahoot oyununu diğer katılımcı oyunculara karşı oynamayı sağlayan “ghost mode”u tanıttı. Örneğin farklı sınıflardan öğrenciler arasında oynanabilmektedir.



Erica Hoffman & İrem Eren Details »
Friendly Forms of Feedback


“Feedback” yani öğretmenin öğrencisine yaptığı ve büyük önem arz eden yorumlar. Bir öğretmen, öğrencisinin ilerleme kaydetmesini sağlamak için özellikle feedback’leri konusunda oldukça dikkatli olmalıdır.

İrem ve Erica farklı feedback tiplerinden bahsettikten sonra öğretmen ve öğrenci arasındaki bilgi akışının geliştirilmesi için gerekli olası dijital araçları sundular. Günümüzde öğrencilerimizin ürettiği çalışmaları etkili bir biçimde iyileştirmek için birçok yeni dijital araçtan faydalanıyoruz: ses kayıtları, videolar...

Bu sunum oldukça ilgi çekiciydi zira İrem ve Erica, kendi öğrencilerinin farklı tiplerde feedback’le karşılaşması sonucu ortaya çıkan algıyı sundular. Buradan izleyebilirsiniz: www.goo.gl/du71n8


Bernajean Porter Details »
The Art and Soul of Digital Storytelling-Communicating with Power, Passion and Impact


Her dijital hikaye anlatımı bir multimedyadır ancak her multimedya bir dijital hikaye anlatımı değildir.
İyi bir hikaye anlatımı nasıl olur? -Başlangıç, orta ve son kısımdan oluşur.

Hikayenin seyri: Başlangıç eylemi, tırmanan olay, zirve noktası, düşüşe geçen olay ve son.
Çatışmasız bir hikaye iyi bir hikaye değildir. Hikayede bir ana nokta olması gerekir. Okuyucu/dinleyici/izleyici anlatılmak istenen ne diye sorduğunda sorusunun yanıtını net bir biçimde alabilmelidir. Okuyucuyu/dinleyiciyi/izleyiciyi hikayenin içine alabilmek önemlidir.
Anlatmaya değecek bir hikaye bulmak gereklidir ve öğrencileri yazmaya teşvik ederken ilham vermesi için resimlerden yararlanılabilir ancak resimler sadece ilham vermelidir, hikayeyi yönlendirmemelidir.

storykeepers.wikispaces.com



İrem Eren Details »
20% Projects in Education



Gmail, Google News, Google Teacher Academy gibi projeler başlangıçta Google’ın çalışanlarına haftada bir gün sadece kendi projeleri üzerinde çalışmaları için serbest zaman vermesiyle ortaya çıkmıştır ve bu fikirden hareketle Robert Kolej’de İngilizce derslerinde ders saatlerinin %20’si tamamen öğrencilerin kendilerinin seçtiği konular üzerinde proje üretmeleri için ayrılmıştır. Bu “%20 Projesi” ile öğrencilerin yaratıcılıkları ve girişimcilikleri artmış, 21. yüzyıl becerileri ve Common Core Standards doğrultusunda öğrenmeleri sağlanmıştır.

Öğrenciler ilk olarak başlangıç fikirlerini sunarlar, gruplara ayrılıp ya da bireysel çalışarak proje için verilen bitirme tarihine ve kontrollere uymaktadırlar. Projelerine başlamadan önce öğrencilere bir yol haritası verilir ve projenin hedefi, proje sonunda elde edecekleri ürün/sonuç, her hafta ne yapacakları, grup çalışması yapıyorlarsa kimin ne ile sorumlu olacağı gibi soruları yanıtlamaları beklenir. Proje süresince öğrenciler oluşturdukları blog ve web siteleri aracılığıyla birbirlerine geri bildirimde bulunurlar.



Pelin Rau Details »

ASSESSMENT IN THE 21ST CENTURY CLASSROOM:WEB-BASED STUDENT-GENERATED CONTENT PROJECTS


Web tabanlı öğrenci merkezli projeler ile dil dersleri işleme yöntemleri anlatılmıştır.

SUZIE BOSS
DEEPER INQUIRY THROUGH PROJECT-BASED LEARNING



Aslı SAĞLAM
REVIEWING WEB TOOLS IN USE

Konuşmacı, kendi sınıflarında kullandığı internet araçlarını bizimle örnekleyerek paylaştı.
Moodle, Kahoot, Quizlet, Wordle, Padlet ve Glogster araçlarından bahsetti.
Voicethread öğrencilerin ses kaydı yapabilecekleri ve sözlü konuşma ya da sunum hazırlayabilmeleri için çok güzel bir uygulama.
Podomarecord sınıf içi grup tartışmalarını o an kaydedebilecekleri ve bizlerin daha sonra dinleyebileceği bir uygulama.
Youblisher öğrencilerin internet üzerinde kitapçık ya da broşür hazırlayabilecekleri bir uygulama
WebQuests öğrencilere anket hazırlamak için bir uygulama.
Dvolver film yapımı için kullanılan bir uygulama.


ARAŞTIRMACI ÖĞRETMEN KİMLİĞİ NEDEN VE NASIL GELİŞİR?
YRD DOÇ.DR SERTEL ALTUN
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ-EĞİTİM FAKÜLTESİ @sertelAltun
________________________________________________________________

edaarslan.com/arastırmacı_ögretmen (konuyla ilgili hazırlanmış faydalı bi sitedir)
Ismarlama modeller uygun değildir. Hazırlanan çalışmalar öğretmenleri merkeze alan çalışmalar olmalıdır. Öğrenci için artık eğitim öğretmenin söylediğini yap, yaptığını aynen yapma düşüncesini içermelidir.
Bizler bireysel farklılıkları yok sayıyoruz. Öğrenciler aynı sosyal çevreden geliyorlar, ama aynı değiller. Eğitim çalışmaları ve hazırlanan teknolojik uygulamalar öğrencinin zihnine odaklanmalıdır. Yapılan her çalışmada ölçme olmalıdır. Ölçme değerlendirme kıstaslarımızla eğitimin yerini değiştiriyoruz, seçmeye yönlendiriyoruz değerlendirmeye değil.

Öğretmene kendi sınıflarını yöneteceği ortamı vermezseniz öğretmen başarılı olamaz. Öğretim programı bankası oluşturulmalıdır. Kurum kültürü oluşmalıdır. Öğretmen rotasyonu kurum kültürünün oluşumunda şu anki sistemdeki en büyük eksikliktir. Eğitim olumsuzu çıkarmak için değil, olumluyu yüceltmek içindir, ölçme değerlendirmedeki amaç elemek değil iyiyi yüceltmektir.

Uzak Doğu ve İskandinav ülkeleri bu işi çok iyi yapıyorlar, öğretmeni destekliyorlar, besliyorlar. Her öğretmenin 100 saat eğitim hakkı var Singapur’da. Okul içi ve okul dışında uygulamalar içeren program çeşitliliği olmalıdır. Ana öğrenme sınıfta gerçekleşir. 1800lü yıllarda Japonya eğitim reformu yapıyor, bizde ise askeri reformlar yapılıyor.

Motivasyon ölçekleri oluşturulmalıdır. Öğretmen öğrenciden her zaman 5 tık önde olmalıdır, bilgisi üstün olmayabilir ancak özgüveni yerinde olmalıdır, amaç bilgiyi vermek değil, doğru soruyu sormak ve öğrenciyi düşündirmek olmalıdır. Soruyu sorarken öğretmen beklemeli, cevabı vermek için soru sormamalıdır. Orkestra şefi gibi öğretmen olmak gerekir. Problemi belirle-tasarla-uygula-çöz modeli benimsenmelidir ( sistemdeki bilgileri vermeye odaklanmak, hazır programı yetiştirmeye çalışmak yerine).

Değerlendirme: Diğer yıla tasarı bırakma amaçlı olmalıdır ( işlemeyen, aksayan yönler neler bunları aramalıdır, hazır programlar başkasının elbisesini giymek gibidir, olan programı adapte etmek gereklidir).
Araştırmaya dayalı öğretim tasarısı: Teknikler-araçlar-sınıf yönetimi-hazırlıklı olma aşamalarını içerir.

Öğretim tasarısı 2 soruya odaklanmalıdır:
  1. Konuyu anlatırken öğrencilerdeki kavram yanılgıları nelerdir?
  2. En çok neyi öğrenirken zorlanmışlar?

Öğrenme ağları desteklenmeli, ortak havuz oluşturulmalıdır. Süreç-paylaşım-odaklanma-anlama gereklidir.
Buluş-örnek olay-drama-6 şapka öğretim yöntemi olarak her düzeyde geçerlidir. Sade ama sağlam metotlar uygulanmalıdır. Mükemmel olan sade olandır, basittir ama etkilidir.
Her aktivite bilgi içermelidir, oyun oynatmak için orada değiliz.


_____________________________________________________________

Samedi et dimanche, l’équipe de formateurs EdTEch qui avait suivi les “Masterclasses” du vendredi, a été rejointe par les professeurs du lycée pour deux jours de sessions. Au programme, sessions d’experts le matin et “sessions d’inspiration” l’après-midi.
Merci à toute l’équipe “EdTech Istanbul” pour ces trois journées formidables.
Vous pouvez trouver les informations sur cettes sessions.


Prof.Dr.Ventsislav Dimitrov Details »
Test Examination as a Part of the Educational System


Le système d’évaluation par test permet d’obtenir une évaluation rapide et objective des performances des élèves.

Pendant 7 années, le professeur Ventsislav Dimitrov a mené une étude de la conséquence de ce type d’évaluation sur les élèves turcs. S’il ne rejette pas complètement l’utilité de ces tests, il a souligné que ce type d’évaluation devient catastrophique pour l’éducation des élèves quand la réussite aux tests est l’objectif principal d’un système éducatif.

Il a par exemple démontré par ses études que:
  • les élèves peuvent répondre correctement à 10% des questions sans comprendre la question. En effet, les élèves doivent répondre à un nombre important de questions dans un temps très limité. Les questions sont donc des questions très simples, ne demandant pas de réflexion, et que les élèves apprennent par coeur sans les comprendre.
  • les élèves qui répondent correctement à 100% des questions de physique de l’examen d’entrée au lycée ne peuvent plus répondre qu’à 60% des ces mêmes questions un mois après l’examen.

Afin d’obtenir les meilleures performances, beaucoup d’écoles n’enseignent plus les contenus éducatifs mais comment répondre aux questions. De nombreux élèves ne vont plus en cours une année voire deux années avant l’examen, afin de se préparer aux tests. De bons résultats à ces tests ne montrent pas que l’élève a reçu une bonne éducation. Beaucoup de “bonnes” écoles, afin d’obtenir les meilleurs résultats, élèvent des “robots”; rapides mais incapables raisonner.

Les études du professeur Ventsislav Dimitrov montrent qu’il faut deux à trois années à un élève passé dans ce système pour en corriger les conséquences, c’est à dire être capable de se poser des questions et de pouvoir fournir une réflexion élaborée.


CONNIE WHITE @cwhitetech

WHERE TECHNOLOGY MEETS THE BRAIN FOR FLIPPED, BLENDED OR ONLINE COURSES


En introduction, Connie White a rappelé les principales propriétés de notre cerveau et de ses incroyables capacités d’évolution et d’adaptation. Mieux comprendre le cerveau permet aux enseignants de mieux comprendre “comment les élèves apprennent”. Connie White a ensuite présenté un certain nombre de ressource (livres, sites Internet) sur les dernières recherches sur le sujet. Enfin elle a partagé un certains nombres d’outils permettant aux professeurs de proposer aux élèves des activités répondant au mieux aux exigences d’une éducation moderne.

Vous pouvez trouver l’ensemble de ses ressources sur le site Internet de sa présentation:

Jamie Brooker Details »
#LoudLearning: The Future of Education?


De nombreux professeurs du lycée Sainte Pulchérie étaient présents pour assister à la présentation de Jamie Brooker. Si nos élèves ne connaissent pas Jamie Brooker, il suffit de leur dire “Kahoot” pour voir un sourire apparaître sur leur visage.

Kahoot est en effet un outil très populaire auprès de nos élèves car il permet d’apprendre tout en s’amusant.

Le principe de Kahoot est très simple: des questions sont projetées au tableau et les élèves, avec leur ordinateur, répondent aux questions. Les élèves qui répondent correctement aux questions le plus rapidement gagnent le plus de points.

Pourquoi un tel succès? Le jeu est notre premier langage, et c’est aussi par le jeu que nous avons commencé à apprendre. Après avoir présenté les possibilités pédagogiques offertes par Kahoot, Jamie Brooker a présenté le “ghost mode”, nouveauté qui permet de jouer le même Kahoot contre les joueurs ayant déjà fait la partie comme par exemple entre les élèves de classes différentes.



Erica Hoffman & İrem Eren Details »
Friendly Forms of Feedback


Le “feedback”, c’est à dire le commentaire que le professeur fait à un élève est essentiel. Un professeur doit être particulièrement attentif à ses feedbacks afin de permettre à un élève de progresser.

Irem et Erica, après avoir présenté les différents types de Feedback, ont ensuite présenté les différents outils possibles afin d’en améliorer la transmission. Nous disposons aujourd’hui de nombreux nouveaux outils pour “corriger” efficacement les productions de nos élèves: enregistrements audios, vidéos…

Cette présentation fut particulièrement intéressante car Irem et Erica ont présenté la perception que leurs élèves ont des différents types de feedback et que vous pouvez retrouver ici:


Bernajean Porter Details »
The Art and Soul of Digital Storytelling-Communicating with Power, Passion and Impact


Chaque narration de récit numérique est un multimédia mais, chaque multimédia n’est pas une narration de récit numérique.
Comment doit être faite une bonne narration de récit ? Elle doit être faite d’une introduction, d’un développement et d’une conclusion.

Déroulement du récit : l’action de l’introduction, l’ascension de l’action, le sommet, le déclin de l’action et la conclusion. Une histoire sans conflit n’est pas de bonne histoire. Il faut un point principal dans l’histoire. Lorsque le lecteur / l’auditeur / le spectateur demande ce que raconte l’histoire, il doit très clairement trouver la réponse. Il est très important d’attirer le lecteur / l’auditeur / le spectateur dans l’histoire. Il faut trouver une histoire qui vaut la peine d’être racontée et, nous pouvons utiliser des images afin d’encourager les élèves à écrire mais les images doivent seulement les inspirer, elles ne doivent pas orienter l’histoire.
storykeepers.wikispaces.com



İrem Eren Details »
20% Projects in Education



Des projets tels que Gmail, Google News, Google Teacher Academy ont été mis en place au départ pour dégager du temps libre aux employés de Google afin qu’ils puissent travailler sur leurs propres projets une fois par semaine. Partant de cette idée, au Robert College 20% des heures de cours d’anglais sont impartis aux élèves afin qu’ils puissent développer des projets sur des sujets qu’ils ont eux-mêmes choisis. Ce “projet des 20%” a permis d’augmenter la créativité et l’esprit d’entreprise des élèves, et d’apprendre en utilisant les compétences du 21ème siècles et selon les normes de base communes.

Les élèves présentent tout d’abord leur idée de départ, travaillent en groupe ou individuellement en respectant les dates de fin de projet et de contrôle. Avant qu’ils ne commencent à travailler sur leur projet, une feuille de route leur est donnée et ils doivent répondre à des questions sur le but de leur projet, le produit/résultat qu’ils pensent obtenir à la fin de leur projet, ce qu’ils vont faire chaque semaine, s’il est question d’un travail de groupe qui est responsable de quoi. Durant le projet, les élèves doivent partager entre eux les différents blogs et sites internet qu’ils auront créés.      


Pelin Rau Details »

ASSESSMENT IN THE 21ST CENTURY CLASSROOM:WEB-BASED STUDENT-GENERATED CONTENT PROJECTS


Les projets Web centrés sur les élèves ainsi que les méthodes pour donner des cours de langue ont été expliqués.   


SUZIE BOSS
DEEPER INQUIRY THROUGH PROJECT-BASED LEARNING



Aslı SAĞLAM
REVIEWING WEB TOOLS IN USE


La conférencière a partagé les outils internet qu’elle utilise pendant ses cours en donnant des exemples. Les outils comme Moodle, Kahoot, Quizlet, Wordle, Padlet et Glogster.
Voicethread est une très bonne application qui permet aux élèves de faire des enregistrements audio et de préparer une présentation orale ou un discours.
Podomarecord est une application qui leur permet d’enregistrer les discussions de groupe en classe et de les réécouter plus tard.
Youblisher est une application qui permet aux élèves de préparer des livrets ou des brochures sur internet.
WebQuests est une application qui permet aux élèves de préparer des enquêtes.
Dvolver est une application que l’on utilise pour la réalisation de films.   



POURQUOI ET COMMENT L’IDENTITE PROFESSIONNELLE DES PROFESSEURS-CHERCHEURS EVOLUE-T-ELLE ?
Prof. Adj. Dr. SERTEL ALTUN
UNIVERSITE YILDIK TEKNIK-FACULTE D’EDUCATION
________________________________________________________________
edaarslan.com/arastirmaci_ogretmen (préparé pour ce sujet)
Les modèles sur commande/sur mesure? Ne sont pas appropriés. Les professeurs doivent être l’objet des recherches. Dans l’enseignement l’élève doit faire ce que le professeur dit de faire, mais ne doit pas le faire exactement de la même manière que le professeur.    
Nous ignorons les différences individuelles. Ils viennent du même milieu social, mais ne sont pas identiques. Les travaux d’éducation et les applications technologiques préparées doivent se concentrer sur le raisonnement des élèves. Chaque travail effectué doit être mesuré.  
Avec nos critères d’évaluation et de mesure nous transformons l’enseignement, nous l’orientons vers la sélection (le choix de quoi?) et non vers l’évaluation.

Si vous ne donnez pas au professeur un environnement dans lequel il peut gérer ses classes, il ne peut pas réussir. Une banque de données doit être créée pour le programme d’éducation. Une culture institutionnelle devrait être créée. Dans la formation de la culture institutionnelle, la rotation des enseignants est la plus grande lacune du système actuel.   
L’éducation n’est pas destiné à éliminer le négatif, mais à mettre en valeur le positif, l’objectif de l’analyse des évaluations n’est pas d’éliminer mais de mettre en valeur ce qui est bien.

Ce sont les pays d’Extrême-Orient et les pays nordiques qui font le mieux ce travail, ils soutiennent le professeur, le forment, à Singapour chaque professeur a droit à 100 heures de formation. L’apprentissage principal se fait en classe. Dans les années 1800, le Japon a réformé l’enseignement, tandis que chez nous sont faites des réformes militaires.

Créer des mesures de motivation. Le professeur doit toujours avoir de l’avance sur l’élève, sa connaissance peut ne pas être supérieure, mais il doit avoir confiance en lui-même, l’objectif n’est pas de donner l’information, mais de poser la bonne question et de faire réfléchir l’élève. Après avoir posé la question, le professeur doit attendre, et ne doit pas poser de questions pour finir par donner la réponse. Le professeur doit être comme un chef d’orchestre.
Détermine - conçois - applique - résous le problème (à la place de se concentrer à la transmission des informations qui sont dans le système ou de terminer à temps un programme tout prêt).

Evaluation : doit avoir pour objectif de laisser des projets pour la prochaine année (quels sont les points qui marchent, ceux qui ne marchent pas, appliquer des programmes tout prêts c’est comme porter les vêtements de quelqu’un d’autre, il faut adapter le programme en cours)
Projet d’éducation s’appuyant sur la recherche: comporte les techniques - les outils - la gestion de classe - les étapes de préparation.
  
Le projet d’éducation doit se concentrer sur 2 questions:
  1. quelles sont les erreurs de concepts des élèves pendant l’explication du sujet?
  2. quelles sont les sujets qui leur ont eu le plus de difficultés à apprendre?

Les réseaux d’apprentissage doivent être soutenus, il faut faire une mise en commun, cela est fait mais n’est pas suffisant. Cela nécessite temps- partage-concentration-compréhension.

Le système d’éducation découverte - exemple cas - théâtre/jeu ? - 6 chapeaux est valable pour chaque niveau. Appliquer des méthodes simples et fiables. Ce qui est simple est parfait, simple mais efficace. Chaque activité doit contenir des informations, vous n’êtes pas là pour faire jouer.